Şüphesiz ki, doğal yaşam kaynaklarından su, canlı varlığının mevcudiyetini doğrudan etkileyen en önemli varlıklardan biridir. Ancak, özellikle sanayi devrimi sonrasında artan endüstriyel faaliyetler, bugün yaşamsal ihtiyaçlarımızı ve konforumuzu oluşturan ürünleri sağlarken diğer yandan, başta temiz ve içilebilir su kaynakları olmak üzere, tüm doğal kaynakları tüketmekte, üretim sürecinde ve sonrasında ortaya çıkan atıklarla doğal kaynaklara zarar verir şekillerde yayılmasına neden olmaktadır. Sanayi ve tüketimi günümüz şartlarında engellemek gibi bir olasılığın var olmadığı düşünüldüğünde ortaya çıkan bu sorunların hafifletilebilmesi için tek çözümün mevcut kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanması için çeşitli önlemlerin alınması ve yeniden kullanımın- geri dönüşümün desteklenmesi olduğu görülmektedir.

Doğal kaynakların arasında yaşamsal açıdan en önemlilerinden biri olan suyun kullanımı, bu perspektifle irdelendiğinde; öncelikli olarak minimize edilmiş bir su tüketimini, sonrasında kullanılan suyun arıtılarak yeniden kullanıma sokulmasını, elde edilen arıtılmış atık suların farklı mecralarda kullanımını, su varlığını destekleyecek doğal varlıkların ve tasarımların desteklenmesini, yağmur suyunun hasadı gibi çeşitli kavramları hayatımıza sokmakta ve her geçen gün önem kazanmaktadır.

Evsel veya endüstriyel kullanımlar sonucu çeşitli atıkların ve istenmeyen maddelerin, kullanım sürecinde su ile karışarak, suyun kalitesini ve niteliğini bozması su kirliliği olarak adlandırılabilir. Arıtma ise su kalitesini bozan istenmeyen maddelerin sudan ayrılarak su kalitesinin işlem öncesi kalitesine yaklaştırılması süreci olarak tanımlanabilir. Fiziksel, kimyasal ve biyolojik yöntemler yardımı ile arıtma gerçekleştirilir. Bahsi geçen bu üç yöntemin haricinde, tamamen doğayı taklit ederek, arıtmada bitkilerin kullanılması prensibine dayanan yeşil ıslah- fitoremediasyonteknikleri de çok uzun yıllardır kullanılan yöntemlerden biridir.

Fitoremediasyon, çevredeki kirleticilerin alınmasında veya bu kirleticilerin etkisiz hale getirilmesinde hiperakümülatör bitkilerin kullanılması olarak tanımlanır (Raskin et al., 1997; Aybar vd., 2015). Farklı ıslah yöntemleriyle kıyaslandığında oldukça düşük masraflı, estetik olarak memnun edici olmasıyla beraber uygulama kolaylığı ve uygulama süresinin kısalığı gibi birçok avantaja sahiptir (Glass, 1999; Aybar vd., 2015).

Fitoremediasyon çalışmaları başlıca kontamine olmuş toprak ve su ortamlarının temizlenmesinde kullanılmak birlikte, günümüzde artan su ihtiyacının arıtılmış atık sulardan desteklenebilmesi amacıyla su arıtımı konusunda daha fazla yaygın bir kullanım alanına sahip olmuştur. Özellikle kırsal alanlarda, az nüfuslu yerleşim alanlarında kullanılan yapay sulak alan sistemleri fitoremediasyonun gerçekleştirildiği başlıca kullanımlardan en ön planda yer alanıdır.

Geleneksel arıtma yöntemlerinin kırsal yerleşim birimlerinde uygulanmasında çok çeşitli problemlerle karşılaşılmıştır. Yatırım maliyetinin yüksek oluşu, köylüler tarafından karşılanamayacak kadar çok elektrik enerjisine ihtiyaç duyması, birtakım ekipmanların yurt dışından ithal edilmesi, bakım-onarımın pahalı oluşu ve işletme için kalifiye elemana ihtiyaç duyulması problemlerden bazılarıdır. Doğal arıtma yöntemleri ve yapay sulak alan teknolojisi dünyanın birçok yerinde bu tip problemlere çözüm getirmek için geleneksel arıtma yöntemlerine alternatif olarak geliştirilen ekoteknolojiler arasında yer almaktadır. Bu yöntem ilk defa 1960 yılında Almanya’da Dr. K. Seidel tarafından geliştirilmiştir (Kılıç ve Kestioğlu, 2008; Yıldız vd., 2013).

Yapay sulak alanlarda en yaygın olarak kullanılan iki hidrolik konfigürasyon: su akımının serbest bir yüzeye sahip olduğu sulak alanlar ve suyun yüzey altı akışlı olduğu sulak alanlardır  (Şekil 1 ve 2) (Özbek, 2015)

Şekil 1. Serbest akışlı yapay sulak alan örneği (Anonim, 2018a)

Şekil 2. Yüzey altı akışlı yapay sulak alan örneği (Anonim, 2018b)

Yapay sulak alan arıtma sistemleri birden çok sucul canlının arıtma görevi üstlendiği, genellikle dar, uzun ve sığ havuzlardan oluşur. Çevredeki doğal malzeme kullanılarak ihtiyaç büyüklüğünde hazırlanan havuzlarda atık suyun filtre edilmesi, yetiştirilen sulak alan bitkileri ve filtre ortamındaki mikroorganizmalarla suyun arıtılması esasına dayanan bu sistem, doğal yapının küçük taklitleridir. Bu yöntem küçük yerleşim birimlerinden, büyük şehirlere hatta endüstriyel atık suların arıtılmasına kadar birçok uygulama alanı vardır. Konvansiyonel arıtım sistemleri ile kıyaslandığında yapay sulak alanların diğer arıtma sistemlerine göre avantajları aşağıda belirtildiği gibi özetlenebilir (Eremektar vd., 2005; Akten ve Akten, 2008);

  • Yapay Sulak alanların bakım ve inşaat maliyetleri alternatif yöntemlere göre çok daha ucuzdur.
  • Daha az enerji tüketimine ve bakım ihtiyacına sahiptir.
  • Düzenli işletme bakımını alanın işlevlerinin korunması için yeterlidir. Dışarıdan ekstra katkı ihtiyaç duyulmamaktadır.
  • Su debisinde yaşanan değişimler kolaylıkla tolere edilir.
  • Besin maddelerini tutma kapasitesi yüksektir. Çamur üretimi yok denecek kadar azdır.
  • Aktif çamur için seyreltik olan atık suları yapay sulak alanlar rahatlıkla arıtabilir.
  • Suyun tekrar tekrar kullanımı ve dönüşümü son derece kolay olur.
  • Yapay sulak alanlar diğer organizmalar için uygun bir yaşam alanı oluşturur.
  • Yapay sulan alanlar peyzajın bir parçası olarak tasarlanarak, rekreatif aktivitelerin gerçekleştirilmesine de olanak sağlar. Yapısı nedeni ile doğal manzara ile uyum içerisinde inşa edilebilir
  • Yaban hayatı için yaşama alanı, habitat oluşturur ve mekânı, insan yaşamı için estetik bir mekân haline getirirler.

Yapay sulak alanların kullanımına ilişkin kısıtlayıcı faktörler de vardır. Bunlar:

  • Klasik su arıtma tesislerine kıyasla daha geniş bir alanın kullanılmasını gerektirirler.
  • Yapay sulak alanlar yalnızca arazinin bol ve pahalı olmadığı yerlerde ekonomik olabilmektedirler.
  • Klasik arıtmaya kıyasla daha az tutarlı bir performans sergilemektedirler.
  • Sulak alan arıtmasının etkinliği yağış ve kuraklık gibi çevresel koşulların mevsimsel değişimine bağlı olarak farklılıklar sergileyebilmektedir.
  • Amonyak ve pestisit gibi toksik kimyasallara karşı duyarlıdırlar.
  • Bu gibi kirleticilerin suya karışmış olması geçici olarak arıtmanın etkinliğini azaltabilmektedir.
  • Sulak alanlar içlerindeki yaşamın sürmesi için gerekli olan minimum düzeydeki su miktarını kısa süreli kuraklıklarda koruyabilseler de uzun süreli ve kesin kuraklıklarda bu düzeyi koruyamamaktadırlar (Demirörs, 2006).

Yapay sulak alanların tasarımında, yağılarına ve bulunuş yerlerine göre farklılık gösterebilen çeşitli su kıyısı bitkileri ve sucul bitkiler kullanılmaktadır. Yapay sulak alanlarda fitoremediasyon çalışmalarının gerçekleştirilmesi için kullanılan bitki türleri ve kullanım yerleri Tablo 1.de verilmiştir.

Tablo1. Yapay sulak alanlarda bulunan bitki tipleri ve arıtma prosesindeki fonksiyonları (Çiftçi, vd., 2007).

 Bitki tipleri Genel karakterlerive örneklerArıtma prosesindekiönemi ve fonksiyonlarıHabitat için önemiVe fonksiyonlarıDizayn ve işletmedurumları
Serbest yüzen sucullarKök ve kök benzeri yapılar, yüzen yapraklardan ayrılır. Su dalgaları ile uzaklaştırılır.-Su mercimeği.Ana amacı, besinlerin alımı ve alg gelişmesini geciktirmek. Yoğun yüzücü topluluklar, atmosferden oksijen difüzyonunu sınırlar.Yoğun yüzücü topluluklar, atmosferden oksijen difüzyonunu sınırlar. Su içindeki bitkiler için güneş ışığını bloke eder. Hayvanlar için sığınak ve yiyecek sağlar.Su mercimeği istilacı doğal bir türdür. Spesifik dizayn gerektirmez
Köklü yüzensucullarSu altı yaprakları içerebilir. Yüzücü yapraklarla genellikle dipte köklenir.-NilüferAna amacı, mikrobiyal tutunma için yapı sağlamak ve gün boyunca suya oksijen bırakmaktır. Yoğun yüzücü topluluklar, atmosferden oksijen difüzyonunu sınırlarYoğun yüzücü topluluklar, atmosferden oksijen difüzyonunu sınırlar. Su içindeki bitkiler için güneş ışığını bloke eder. Hayvanlar için sığınak ve yiyecek sağlar.Bitki tipine göre, su derinliği dizayn edilmelidir.(yüzücü, batık).
Su altı sucullarGenelde tam olarak su altındadır, yüzücü yaprakları içerebilir. Kökleri diptedir.-Batak otu.Ana amacı, mikrobiyal tutunma için yapı sağlamak ve gün boyunca suya oksijen bırakmaktır. Yoğun yüzücü topluluklar, atmosferden oksijen difüzyonunu sınırlar.Hayvanlar için besin ve sığınak sağlar(özellikle balık).Açık su tabakasında tutma zamanı, algGelişme süresinden daha kısa olmalıdır
Gelişen sucullarOtsu. Kökleri diptedir. Sel ve doygun durumlara karşı toleranslıdır.-Su kamışı, saz.Ana amaç, artırılmış flokülasyon ve sedimantasyon sağlamaktır. İkinci amaç, alg gelişmesini geciktirmek için gölgelemektir.Hayvanlar için sığınak ve yiyecek sağlar. Estetik güzellik sağlar.Su derinliği, seçilen özel türlerİçin optimum aralıkta olmalıdır
Çalılık ve FundalıklarOdunsu, 6 m’denKısa.– Çalılık, çobanpüskülüArıtma fonksiyonu tanımlanmamıştırHayvanlar (özellikle kuşlar) için sığınak ve yiyecek sağlar. Estetik güzellik sağlar.Detaylı bilgi mevcut değildir.
AğaçlarOdunsu, 6 m’denuzun.-Akça ağaç, söğüt.Arıtma fonksiyonu tanımlanmamıştırHayvanlar (özellikle kuşlar) için sığınak ve yiyecek sağlar. Estetik güzellik sağlar.Detaylı bilgi mevcut değildir.

Yapay sulak alan teknolojilerinde mekânın tasarımı ve konstrüksiyonu kadar arıtılması planlanan atık sulardaki kirlilik etmenleri ortamdan uzaklaştırabilecek, bünyesinde toplayarak akümüle edebilecek bitkilerin seçimi çok önemlidir. Tablo 1’de de görüldüğü üzere bu bitkiler; Lemna minor-su mercimeği, Eichornia crassipes– su sümbülü, Pistia stratiotes – su marulu, Salvinia natansgibi serbest yüzen sucullar, Nymphaea alba -Beyaz nilüfer gibi köklü yüzen sucullar (Şekil 3, 4, 5 ve 6), batak otu gibi su altı suculları, Thypha sp., Phragmites sp., gibi su kıyısı saz grubu bitkiler (Şekil 7 ve 8) olabilir.

Yüzey altı akışlı sistemlerde, kök yapılarındaki güçlü akümülasyon yetenekleriyle ortamdaki istenmeyen maddeleri hızla sudan kaldıran saz türevi bitkiler (Thypha sp., Phragmites sp) ağırlıklı olarak tercih edilirken, serbest akışlı sistemlerde; sucul bitkilerden en tanınmışı olan su sümbülü, su mercimeği ve su marulu (Eichornia crassipesLemna minor ve Pistia stratiotes) gibi serbest yüzen sucul türler tercih edilmektedir.

Şekil 3. Lemna minor- Su mercimeği

Şekil 4. Eichornia crassipes– Su Sümbülü

Şekil 5. Pistia stratiotes – su marulu

Şekil 6. Salvinia natans

Şekil 7. Thypha sp.

Şekil 8. Phragmites sp (Anonim, 2018c)

Atıksuların bitkisel yöntemler kullanılarak, fitoremediasyonla yapay sulak alanlarda arıtılmasına ilişkin yapılan çalışmalarda kullanılan sucul bitkilerin ortamdaki fosfat ve azotu büyümek için kullanmak amacıyla neredeyse tamamen tükettikleri, yaşamsal aktivitelerinden biri olan fotosentezi gerçekleştirirken bulundukları ortam içerisindeki çözülmüş oksijeni yükselttikleri izlenmiştir (Şekil 9 ve 10).

Şekil 9. Eichornia crassipes ve Pistia stratiotes su bitkilerinin atık sulardaki arıtma performans örneği (Güneş vd, 2016).

Şekil 9’da görüldüğü üzere su sümbülü ve su marulu bitkilerinin evsel endüstriyel atık suların arıtma performanslarını ölçen çalışmada, her iki bitkininde akuatik ortamdaki istenmeyen azot ve fosforu `-70 oranında kaldırdığı, ortamdaki tuzu % 5 ila arasında düşürdüğü izlenmiştir.

Şekil 10. Lemna minor ve Salvinia natans su bitkilerinin atık sulardaki arıtma performans örneği (Güneş vd, 2017).

Şekil 10’da görülen araştırmada ise evsel endüstriyel kaynaklı atık suların arıtılmasında bu kez su mercimeği ve Salvinia natans sucul bitkileri kullanılmıştır. Bu çalışmada da her iki bitkinin de ortamdaki toplam azot ve fosfat içeriğini yaklaşık % 85 ile % 90 oranında bünyelerine alarak tükettikleri izlenmiştir. Yine aynı bitkilerin ortamda erimiş halde bulunan O2 miktarını neredeyse 2 katına çıkardıkları sonuçlarına ulaşılmıştır. Her iki tür de diğer türler gibi suda bulunan tuz miktarını % 5 ila % 18 arasında düşürmüştür.

Bahsi geçen bitkiler ortamdaki azot ve fosfatı tüketirken amaçları tamamen kendi biyolojik varlıklarını ve yaşamlarını sürdürmek ve bu maddeleri besin kaynağı olarak kullanmaktır. Bu nedenle arıtma işlevlerini gerçekleştirirken aslında kendi büyümelerini ve çoğalmalarını sürdürerek biokütlelerini arttırmaktadırlar.Şekil 11. Eichornia crassipes bitkisinde araştırma sonrası hasadı (Güneş vd, 2016).

Şekil 11’de TÜBİTAK destekli, 114Y500/ÇAYDAG numaralı proje kapsamında yapılan çalışmalarda Şekil 12’de de görüldüğü üzere Atıksu ortamına 5 kg/50 adet olarak konulan su sümbülü bitkisinin 6 hafta sonunda 60,9 kg/300 adet olarak hasat edilmesi görülmektedir. 6 hafta sonunda yaklaşık 12 kat artan bitki biokütlesi, arıtma amaçlı olarak kullanımda, ortamdaki istenmeyen toplam azot ve fosfatın ne şekilde tüketildiğini açıkça ortaya koymaktadır. Diğer yandan, uygun koşullar altında, kısa sürede büyük miktarlardaki biokütle artışının ilerleyen zamanlarda kontrol altına alınma zorunluluğunu doğuracağı muhakkaktır.

Şekil 11. Eichornia crassipes bitkisinde başlangıç ve bitiş biyokülesi (Güneş vd, 2016).

Ağırlıklı olarak tropik ve subtropik iklimlerde kolaylıkla yetişen bu bitkilerin, özellikle tropik iklimlerde, uygun koşullar altında istilacı karaktere sahip olduğu da bilinmektedir. Bu nedenle kontrollü kullanımlarının yapılması ve tehdit hissedildiğinde çeşitli biyolojik veya mekanik yöntemlerle hasatlarının yapılarak ortamdan uzaklaştırılması gerekmektedir. Tamamen biyolojik içerikli olan hasat sonrası materyaller, uygun miktarlarda temin edildikleri takdirde, bünyelerindeki mevcut yağ ve doku potansiyeli değerlendirilerek, biyodizele (Güneş vd., 2014) biyogaza (Güngören Madenoğlu, 2017), yem hammaddesine (Korkut vd, 2016) ve kâğıt, mobilya gibi kullanım materyallerine (Güneş vd., 2014) dönüştürülerek yeniden kullanıma sokulması yani geri dönüştürülmesi mümkündür.

Diğer yandan, yapay sulak alanların devamlılığı için çevresel etkenlerin iyi irdelenmesi, arıtımı yapılacak atık suyun içeriğinin ve debilerinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Yapay sulak alan sistemlerinin sürdürebilirliğinin sağlanabilmesi için uygulama yapılacak alanın mevcut iklim koşullarına ve ortamdan kaldırılmak istenen atığın içeriğine bağlı bitki seçimi yapılması gerekmektedir. Örneğin; yapay sulak alan havuzlarnda klasik olarak kullanılan su sümbülü- Eichornia crassipes, soğuk iklimlerde ve kış aylarında istenilen performansa erişemezken, alternatif olarak kullanılabilecek diğer türlerden Salvinia natans özellikle soğuk hava koşullarında daha rahatlıkla gelişim ve aktivite göstermektedir. Bu durum bitki seçiminin yapay sulak alan sistemlerinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasında ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Tamamen ekolojik döngülerin kurulması prensibin dayalı bu sistemlerin, doğal döngüleri tanıyan, bitki yaşamı ve istekleri konusunda bilgi sahibi olan ve yapısal anlamda malzeme ve aplikasyon bilgisine hakin olan peyzaj mimarları tarafından kurulması çok büyük önem taşımaktadır. Bu sistemlere kimyasal döngüler gözüyle bakmak, bitkileri ekolojileri dikkate alınmadan mekanik unsurlar olarak değerlendirmek, bu sistemlerin kısa süreli ve yetersiz kapasiteyle çalışmalarına neden olmaktadır.

Oysa doğru tasarım, uygulama ve bitki seçimiyle yapay sulak alanlar; uygun koşullar altında çok uzun yıllar işlevlerini sürdürebilen, düşük kurulum maliyetli, çok az bakım ihtiyaçlı, sıfır enerji tüketimli, su arıtma yeteneğine sahip özel yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Öncelikle, düşük oranda kirlenmiş suların arıtıldığı kırsal bölgelerde bu yapıların yaygınlaştırılması ve bu yapıların özellikle peyzaj mimarları tarafından doğru tasarlanarak uygulanması gün geçtikçe önem ve ekonomik değer kazanmaktadır.

KAYNAKLAR

Akten M. Ve S. Akten. 2008. Kentsel Atıksu Yönetimi ve Atıksuların Yeniden Kazanımında Yapay Sulak Alanların Çevresel Sürdürülebilirlik Üzerindeki Etkileri. TMMOB 2. Su Politikaları Kongresi Bildiri kitabı sf. 483. Ankara

Anonim, 2018a. Artificial N sinks. https://artnsinks.apps.uri.edu/

Anonim, 2018b. Latest wetland craze – Lorong Halus Wetland. Water Quality in Singapore. https://waterqualityinsingapore.blogspot.com.tr/2011/04/latest-wetland-craze-lorong-halus.html

Anonim, 2018c. Invasive Phragmites, Phragmites australis subsp. Australis. OFAH/OMNRF Invading Species Awareness Program. (2012). Invasive Phragmites. Retrieved from: www.invadingspecies.com, http://www.invadingspecies.com/invasive-phragmites/

Aybar M., Bilgin A., Sağlam B. 2015. Fitoremediasyon Yöntemi İle Topraktaki Ağır Metallerin Giderimi. Artvin Çoruh Üniversitesi Doğal Afetler Uygulama ve Araştırma Merkezi Doğal Afetler ve Çevre Dergisi, Cilt:1 ∙ Sayı:1-2 ∙ Sayfa:59-65 ∙ Temmuz 2015.

Demirörs B. 2006. Çukurova Bölgesinde Yapay Sulak Alan Teknolojisinin Kırsal Alanda Kullanımının Araştırılması. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Adana.

Eremektar, G., Tanık, A., Arslan, İ., Gürel, M., Övez, S., Orhon, D., 2005. Türkiye’de Doğal Arıtma Uygulamaları ve Projeleri, Atıksuların Tarımsal Sulamada Kullanılması Çalıştayı, 9-10 Haziran, İstanbul.

Güneş, A., Çakar, H., Akat, Ö., Güney, M.A., Özkul, B., Koru, E., Korkut, A.Y., Süzer, C., Cirik, S., Fırat, K., Saka, Ş. 2014. Determination of the Bioenergy Production Capacity from Biochemical Profiles of Some Aquatic Phytoremediation Plants; Energy While Cleaning. Journal of Environmental Protection and Ecology, 15(3), 1042-1050, Yunanistan, ISSN: 1311-5065

Güneş, A., Çakar, H., Wallace, M. 2014. Post-Harvest Usage of Invasive Aquatic Weeds for Economic Profit, 25th International Scientific-Experts Congress on Agriculture and Food Industry, 25-27 September 2014. Proceedings p:189-192. İzmir Turkey

Güneş, A., Kumar R, Pek T, Yüksel M, Kabay N. 2016. Bitkisel yöntemlerle evsel ve endüstriyel atık suların geri kazanımı; İTOB organize sanayi bölgesi, bitki/performans deneyimleri. 6. Peyzaj Mimarlığı Kongresi “Söylem ve Eylem”, 8- 11 Aralık, Antalya

Güneş, A., Kumar, R., Pek, T., Yüksel, M., Kabay, N. 2017. Yapay Sulak Alanlarda Atık Su Rehabilitasyonunda Kullanılan Salvinia natans ve Lemna Minor Bitki Türlerinin Su Kalitesine Olan Etkileri. Turk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi (ek-1) s: 79-86 Ankara

Güngören Madenoğlu, T., Serez, H., Güneş, A., Kabay, N., Pek, T., Yüksel, M. 2017. Anaerobic Fermentation of Water Hyacinth for Biogas Production: Effects of Substrate Concentration and Fermentation Temperature.13th. İntrenational Conferance on Envirotech, Cleantech and Greentech (ECG) Lisbon

Glass D.J. 1999. Economic potential of phytoremediation, Phytoremediation of Toxic Metals: Using Plants to Clean Up the Environment, (Raskin I., Ensley B.D., Eds.), John Wiley&Sans, New York, ss.15-31.

Kılıç M.Y., ve K., Kestioğlu, 2008, Endüstriyel Atık suların Arıtımında İleri Oksidasyon Proseslerinin Uygulanabilirliğinin Araştırılması, Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 13, Sayı 1, Bursa

Korkut, A.Y. Güneş, A., A. Kop, H. Çakar, Ö. Akat, M.A. Güney, B. Özkul, E. Koru, C. Süzer, S. Cirik, K. Fırat, Ş. Saka, Ç. Göktepe. 2016. Preliminary Study for Utilisation of Some Invasive Aquatic Plants as Raw Material for Aquaculture Feeds. Fresenius Environmental Bulletin Volume 25. No. 11/2016, pages 4915-4920, Almanya

Özbek K. 2015. Hiperakümülasyon ve Türkiye florasındaki hiperakümülatör türler. Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Dergisi 3 (1) 37- 43

Raskin I., Smith R.D., Salt D.E. 1997. Phytoremediation of metals using plants to remove pollutants from the environment. Curr. Opin. Birstechnol, 8, 221-226.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir